Bilgi Çağında Cehalet Neden Hâlâ Bu Kadar Popüler?

Bilgi Çağında Cehalet Neden Hâlâ Bu Kadar Popüler?

Yayınlanma Tarihi : Google News
Bilgi Çağında Cehalet Neden Hâlâ Bu Kadar Popüler?

Bilgi Çağında Cehalet Neden Hâlâ Bu Kadar Popüler?

Dostum, şu bilgi çağında yaşadığımız söyleniyor ya hani...
Bakıyorum etrafa, “çağ” kısmı tamam da “bilgi” kısmı biraz tartışmalı gibi.
Cebimizde milyarlarca bilgi var ama hâlâ “dünya düzdür” diyen amcalar, “aşıda çip var” diyen teyzeler, “okumaya ne gerek var, YouTube’da özetini izliyorum” diyen bir kuşak yetişmiş durumda.
Ne kadar bilgi varsa o kadar bilgisizlik sanki...
Yani bilgi çağında yaşıyoruz ama cehalet influencer olmuş, işbirlikli video çekiyor.


1. Herkesin Bilgisi Kendine

Eskiden “bilgili adam” denirdi, şimdi “her konuda fikri olan adam” deniyor.
Aradaki fark şu: biri biliyordu, öteki sadece konuşuyor.

Artık herkes uzman:

  • Ekonomist değil ama ekonomiden anlıyor.

  • Doktor değil ama aşı karşıtı.

  • Tarihçi değil ama “Atatürk aslında...” diye başlayan cümle kuruyor.

Bir de altına “kaynak: hislerim” yazıyor.

Bu çağda bilgiye ulaşmak kolay ama anlamak neredeyse imkânsız hale geldi.
Çünkü bilgi okumak değil, hissetmek üzerinden değerlendiriliyor.
“Ben öyle hissediyorum” diyen, bir anda felsefeci sayılıyor.

Sonra da diyor ki:

“Benim kendi gerçekliğim var.”

Kardeşim, senin gerçekliğin değil, gerçek var!
Ama tabii “benim gerçekliğim” deyince daha havalı oluyor.


2. Bilgi Yoruyor, Cehalet Rahatlatıyor

Şu bilgi var ya…
Ne kadar büyüleyici görünse de aslında pek de rahat bir şey değil.
Çünkü ne kadar çok bilirsen, o kadar çok üzülürsün.
O yüzden milletin umurunda değil, “bilmemek mutluluktur” deyip geçiyor.

Bilgi sabır ister, araştırma ister, okuma ister.
Cehalet mi? Netflix aç, 2 video izle, tamam.
Hemen doygunluk hissi verir.
Fast food bilgi gibi — çabuk gelir, çabuk unutturur.

Zaten kim uğraşacak o kadar detayla?
Zor geliyor.
Bilgi artık “uzun yazı okumam ben, video var mı?” çağına kurban gitti.
Millet 10 saniyelik reel’den “felsefe” öğreniyor.
Aristoteles bile mezarında TikTok hesabı açacak neredeyse.


3. Sosyal Medya: Yeni Nesil Cehalet Fabrikası

Sosyal medya dediğimiz şey aslında dev bir “onay üretim tesisi.”
Bilgi üretmiyor, sadece “haklısın kardeşim” diyerek egoları okşuyor.
Sana hak veren birini buldun mu? Tamam, artık “bilgilisin.”

Her mecranın bir “gerçeği” var:

  • Twitter’da herkes politikacı.

  • Instagram’da herkes psikolog.

  • YouTube’da herkes tarih profesörü.
    Ama hepsinin ortak özelliği: hiçbiri kitap açmıyor.

Sosyal medya öyle bir yer ki; yanlış bilgi, doğru bilgiden daha çok beğeni alıyor.
Çünkü doğru bilgi düşünmeye zorluyor, yanlış bilgi ise gülümsetiyor.
Ve insanlar düşünmekten çok gülmeyi tercih ediyor.

Yani aslında cehalet eğlenceli, bilgi yorucu.
Kim depresyona girmek ister ki bir makale okuyarak?
Bir “reel” izlersin, kahkaha atarsın, oh mis.


4. Bilgi mi? Aman Boşver, Zaten Her Şey Yalan!

Bir de şu yeni akım var: “Hiçbir şeye inanmıyorum.”
Bilgiye inanmıyor, bilime inanmıyor, uzmanlara inanmıyor.
Ama astrolog Ayfer teyzenin “Merkür retrosu” yorumuna yürekten bağlı.

Bilim diyorsun, “bunlar küresel oyun.”
Tarih diyorsun, “o da yalan.”
Gazete diyorsun, “hepsi satın alınmış.”

İyi de kardeşim, sen neye inanıyorsun?
“Ben iç sesime.”

O iç ses var ya, muhtemelen 3 gündür aç.
Ama inanıyor, çünkü bilgi yormuş, cehalet huzur vermiş.


5. Eğitim Sistemi: Ezberle ve Unut

Bizim eğitim sistemi de ayrı bir komedi zaten.
Bilgiyi sevdirmek yerine, “ezberle, sınava gir, unut” düzeni kurmuşuz.
Sistemin şifresi şu:

“Bilgiyi öğrenme, geçici belleğe kaydet, sınavdan sonra sil.”

Bu şekilde yetişen nesilden ne bekliyorsun?
Düşünmeyi değil, puan almayı öğreniyor.
Soru sormayı değil, cevabı ezberlemeyi.

O yüzden bugün bir konu açıldığında insanlar tartışmak yerine “ben böyle gördüm” diyor.
Yani cehalet artık sadece eksiklik değil, miras.
Dededen toruna geçiyor; hem de övünçle.


6. Cehaletle Barışık Olmak Trend Oldu

Şimdilerde cehalet utanılacak bir şey değil, tam tersi:
Kendine güvenli bir “özgünlük biçimi.”

“Ben o kadarını bilmem, ama hissediyorum”
“Ben anlamam ekonomiden ama enflasyon hissediyorum”
“Ben tarihçi değilim ama o dönemleri yaşadım gibi geliyor bana”

Bu cümlelerle dolu bir dünyada bilgi nasıl popüler olsun ki?
Artık bilmeyen ama konuşan daha “samimi” görünüyor.
Bilen insan ise “ukala.”

Yani bilgisizlik sıcak, bilgi soğuk.
Kimse sıkıcı “ansiklopedi tipi” insan istemiyor artık.
Cahilsen ama tatlıysan, tamam: sen “halktan birisin.”


7. Bilgi Yalnızlıktır, Cehalet Kalabalık

Gerçek bilgi insana yalnızlık getirir.
Bir konuyu gerçekten anladığında, etrafındakilerle tartışamazsın artık.
Çünkü herkes “hisleriyle” konuşur, sen “verilerle.”

Ve kimse verileri sevmez.
Rakamlar can sıkıcıdır, duygular daha çekici.

O yüzden bilginin yanında sessizlik büyür.
Cehaletin yanında kalabalık.
Kalabalığın sesi yüksek olduğu için de haklı görünür.
Bu yüzden “haklı” olan değil, çok olan kazanır.

Modern toplumda artık doğruyu söyleyen değil,
en yüksek sesle saçmalayan alkışlanıyor.


8. Sistem, Cehaleti Sever

Bunu söylemek hoş değil ama sistemin işine bilgili insan gelmez.
Çünkü sorgular, düşünür, tüketmez.
Ama cahil insan harika bir tüketicidir:
Reklama inanır, modaya uyar, “trend” neyse onu alır.

O yüzden bilgili insan tehlikelidir.
Soru sorar, sistemin konforunu bozar.
O yüzden sistem, bilgiyi değil, bilgiymiş gibi görünen içerikleri pompalıyor.

Her şey paketlenmiş bilgi:
“5 adımda başarı”, “3 cümlede mutluluk”, “bir günde zengin olmanın sırrı.”
Hepsi cehaleti satmanın modern yolu.

Gerçek bilgi?
O hâlâ kütüphanenin tozlu raflarında sessizce bekliyor.


9. Bilgi Zor, Cehalet Kolay: İnsan Kolayı Seçer

İnsan doğası gereği rahatına düşkündür.
Bilgi, çaba ister.
Cehalet, konfor sağlar.

Bilgi okuma gerektirir, cehalet kaydırma hareketiyle gelir.
Bilgi tartışma ister, cehalet “yorumlara kapalıdır.”
Bilgi sabır ister, cehalet “zaten biliyorum” der.

Yani herkesin içinde minik bir tembel yatar.
O tembel, “bilgiyi boş ver, rahatına bak” der.
Ve biz onu dinleriz.

O yüzden bilgi değil, bilgi görünümü tercih edilir.
Yani “bilgili gibi görünmek.”
LinkedIn’de özlü söz paylaş, al sana entelektüellik.
Bir cümle Nietzsche’den, üç emojiyle felsefeci oldun.


10. Çözüm: Bilgiyi Cazip Hale Getirmek

Peki çözüm ne?
Bilgiyi sıkıcı tahtalarda değil, hayatta öğretmek.
Bilgiyi sevdirmek.
İnsana “biliyorsun” dedirtmek değil, “merak ediyorum” dedirtmek.

Çünkü bilgi, ezber değil meraktır.
Bir şeyi öğrenmek, o konuda yanılmak, yeniden denemektir.
Yani bilgi aslında bir macera.

Oysa biz onu ödevle, sınavla, notla öldürdük.
Bilgiyi cezalandırdık, cehaleti ödüllendirdik.

Şimdi o yüzden her yer bilgi çöplüğü.
Ama içlerinde parlayan birkaç ışık var.
Okuyan, düşünen, yazan insanlar.
Belki de bu çağın “en büyük direnişi” artık düşünmek.


Son Söz: Cehalet Modadır, Ama Sezonluk

Evet, bilgi çağındayız ama cehalet moda.
Her sezon yeni versiyonu çıkıyor:
Komplo versiyonu, spiritüel versiyonu, politik versiyonu...

Ama her moda gibi bu da geçecek.
Çünkü bilgi uzun ömürlüdür.
Zamanla sessiz kazanan hep o olur.

Belki şu anda sesler yüksek,
ama tarih hep düşünenlerin sesiyle yazılır.

O yüzden biz yine bildiğimiz yoldan gidelim dostlar:
Okuyalım, düşünelim, sorgulayalım.
Çünkü bilgi çağında cehalete direnmek,
artık bir entelektüel lüks değil, ahlaki sorumluluk.

begendim
1
Begendim
bayildim
0
Bayildim
komik
0
Komik
begenmedim
0
Begenmedim
uzgunum
0
Uzgunum
sinirlendim
0
Sinirlendim

Yorum Gönder

Yorumlar