Hayatın Küçük Derslerinden Varoluşsal Sorgulamalara: Anlam Arayışı

Arkadaşlar, dostlar merhabalar...
Saat şu anda gece yarısı 01.07. Ağustos'un 1'ine girmiş bulunmaktayız. Nedense uyku tutmadı bir türlü. Kafamın içinde deli dehşet sorular dolanıp duruyor. Yaratılışa dair düşünüyorum, insanlığın ilk zamanlarına dair düşünüyorum, insanların neden yaratıldığına dair düşünüyorum ve dahası ben niye yaratıldım, neden bu dünyadayım? Siz de kendinize bu tarz sorular soruyor musunuz? Bilmek isterim.
Mesela, en son ne zaman hiç tanımadığınız birisine çay ısmarladınız? Mesela, yanınızdan geçen herhangi birinin sizin hayatınızı başka bir boyuta taşıyabileceği düşüncesi vuku buldu mu zihninizde hiç? Yani, bunca insan gün içerisinde öyle laf olsun diye tesadüfen mi gelip geçiyor yanımızdan? Ben oldum olası tesadüflere inanan bir insan olmadım. Her zaman da etrafıma bu nazarla bakarım. Bu bakış açısı beni uyanık tutuyor. Herhangi bir olaydan başka bir anlam çıkartabiliyorum ve bana dehşet ilham veriyor bu ruhsal uyanış yahut da bakış. Yaratılan hiçbir şeyin boşuna yaratılmadığına inananlardanım.
Adamın biri, bir gün bahçesinde otururken hayvan dışkısından top yapan bir böceği görmüş. Böcek, dışkıyı ayakları ile yuvarlayarak giderken içinden şöyle geçirmiş:
- Ey Allahım! Her şeyi çok güzel, çok hoş yaratmışsın da, şu böceği sırf b*kla uğraşsın diye mi yarattın? Aradan birkaç ay geçmiş, adam umarsız bir hastalığa yakalanmış. Derdine kimseler çare bulamamış. En sonunda bilge bir doktor, “Bak” demiş, “Bazen bahçelerde gezen bir böcek olur, ayakları ile pislik yuvarlar. İşte o yuvarladığı pisliklerden 40 gün boyunca aralıksız yiyeceksin.” Adam 40 gün boyunca o pislikleri yemiş ve iyileşmiş. Aradan yıllar geçmiş, aynı adam gemiye binmiş ve denizin ortasında çok büyük fırtınaya yakalanmışlar. Herkes bağırıp, çağırıp, ağlaşırken bu adam bacak bacak üstüne atıp sakince çayını yudumluyormuş. Birileri dayanamamış sormuş:
- Biz yana yakıla dua edip bağırıp çağırıyoruz, sendeki bu rahatlık ne be adam? Adam şöyle cevap vermiş:
- Kurban olduğumun bir kere işine karıştım, bana kırk gün bok yedirdi. İster yüzdürür, ister batırır; ben karışmam kardeşim!
Hayatın bize sunduğu bu küçük dersleri fark etmek ve onlardan ilham almak, yaşamımızı daha anlamlı kılabilir. Kendimize sürekli şu soruları sormalıyız: “Bu dünyada ne yapıyorum? Buradaki amacım nedir? Nasıl daha iyi bir insan olabilirim?” Bu soruların cevabını aramak, varoluşsal bir yolculuğun başlangıcı olabilir. Belki de bu soruların cevaplarını bulmak için, tıpkı o adam gibi, çevremizdeki her şeye dikkatle bakmalıyız.
Varoluşsal sorgulamalar, hayatımızı derinlemesine düşünmemizi sağlar. Neden buradayız? Bu dünyada ne yapmalıyız? İnsan olarak, kendimizi gerçekleştirmek için hangi yolları izlemeliyiz? Bu soruların cevapları, her birimiz için farklı olabilir. Ancak önemli olan, bu soruların peşine düşmek ve anlamlı bir yaşam sürmeye çalışmaktır.
Düşünsenize, en son ne zaman bir yabancıya çay ısmarladınız? Yanınızdan geçen biri, sizin hayatınızı nasıl değiştirebilir? Belki de o kişi, size hiç ummadığınız bir ders verebilir, sizi yeni bir yola sevk edebilir. Her karşılaşma, her an, bize yeni bir şeyler öğretebilir.
İmam-ı Şibli hazretleri "rahmetullahi aleyh", “İlk mürşidim bir köpektir” der ve şöyle anlatırdı: “Bir gün, bir suyun kenarında şaşkın bir köpekle karşılaştım. Köpek susamıştı ve su içmek istiyordu. Ancak sudaki kendi yansımasından korktuğu için bir türlü suya yaklaşamıyordu. Defalarca denedi, her seferinde geri çekildi. Nihayet, köpek cesaretini topladı ve suya atlayarak korkusunu yendi. Bu olay bana büyük bir ders verdi. Kendi nefsime karşı cesaretle mücadele etmem gerektiğini anladım. O köpek bana, korkularımı yenip, nefsimi kontrol altına almanın yollarını öğretti.”
Dostlar, bazen en basit olaylar, en sıradan görünen varlıklar bile bize büyük dersler verebilir. İmam-ı Şibli hazretlerinin bir köpekten öğrendiği ders gibi, biz de etrafımızdaki her şeyden bir şeyler öğrenebiliriz. Hayatın anlamını bulmak için ne yapıyoruz? Neden buradayız? Bu dünyada ne yapmalıyız? İnsan olarak, kendimizi gerçekleştirmek için hangi yolları izlemeliyiz? Bu soruların cevapları, her birimiz için farklı olabilir. Ancak önemli olan, bu soruların peşine düşmek ve anlamlı bir yaşam sürmeye çalışmaktır.
Düşünün, etrafımızdaki her şeyin bir düzen içinde olduğunu görürüz. Güneş doğar ve batar, mevsimler değişir, doğa kendi döngüsünü sürdürür. Biz de bu düzenin bir parçasıyız. Belki de yapmamız gereken, bu düzenin bir parçası olarak, kendi görevimizi en iyi şekilde yerine getirmektir.
Kendimize sürekli şu soruları sormalıyız: “Ben kimim? Nereye gidiyorum? Bu dünyada ne yapmak istiyorum?” İnsan olarak, kendimizi gerçekleştirmek için hangi yolları izlemeliyiz? Bu soruların cevapları, her birimiz için farklı olabilir. Ancak önemli olan, bu soruların peşine düşmek ve anlamlı bir yaşam sürmeye çalışmaktır.
Sevgili dostlar, hayatın küçük detaylarına dikkat edelim. Çünkü bazen büyük dersler, en küçük olaylarda saklı olabilir. Hayatın anlamını aramak, kendimizi tanımak, varoluşsal sorular sormak, bize derin bir içsel huzur getirebilir.
Her şeyin bir amacı olduğuna inananlardanım. İmam-ı Şibli hazretlerinin köpekten öğrendiği ders gibi, biz de etrafımızdaki her şeyden bir şeyler öğrenebiliriz.
Sevgiyle kalın... Ve unutmayın, her şeyin bir nedeni var. Bu dünyada, varoluşumuzun anlamını bulmak için buradayız. Bu yolculukta, her anın, her deneyimin değerini bilmek, belki de yapabileceğimiz en önemli şeydir.
Osman Coşkun
0 YORUMLAR
Bu KONUYA henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu sen yaz...