Advert
Advert

5 Aralık 1934: Kadınlara Seçme ve Seçilme Hakkı Verildi – Tarihte Bugün

5 Aralık 1934, Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı tanınarak Cumhuriyet tarihine eşitlik ve özgürlüğün sembol günü olarak geçti.

Yayınlanma Tarihi : Google News
5 Aralık 1934: Kadınlara Seçme ve Seçilme Hakkı Verildi – Tarihte Bugün

5 Aralık 1934: Kadınlara Seçme ve Seçilme Hakkı Verildi – Tarihte Bugün

Arkadaşlar, dostlar ve dahi Romalılar merhaba…
Yılın 339. günü… Takvim yaprakları 5 Aralık’ı gösteriyor. Yılın bitmesine 26 gün kalmış. Ama gelin görün ki, bazı günler yalnızca takvimde bir sayı değildir; bazı günler, tarihin nabzına kazınmış bir devrimdir. İşte 5 Aralık 1934, bu ülkenin kadınlarının kaderini değiştiren o günlerden biridir.

Bugün, Türk kadınına milletvekili seçme ve seçilme hakkı tanındı. Kulağa sıradan bir yasa gibi geliyor olabilir, ama o dönemin atmosferinde bu, sessiz bir devrimdi. Cumhuriyet’in gençliği, henüz on bir yaşında bir devletin ayak sesleriyle yürüyordu. Erkek egemen bir dünyanın içinde, Anadolu kadınlarının omuzuna bir ülkenin onuru yükleniyordu.

Düşünün: Avrupa’nın birçok ülkesi hâlâ “kadının politikada ne işi var?” diye tartışırken, biz bu hakkı Fransa, İtalya ve İsviçre gibi ülkelerden önce verdik.


Bir Devrimin Sessiz Kahramanları

Atatürk’ün o meşhur sözü kulaklarda yankılanıyor:

“Dünyada hiçbir milletin kadını, ben Anadolu kadını kadar çalıştım, milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte Anadolu kadını kadar gayret gösterdim diyemez.”

Bu cümle, bir teşekkür değil; bir tespit. Çünkü Kurtuluş Savaşı’nda cephane taşıyan, köyleri ayakta tutan, yıkıntılar arasında çocuk büyüten kadındı. Cumhuriyet o kadınların emeğiyle doğdu; 5 Aralık 1934 de onların hakkını teslim eden bir tarih oldu.

Ama kabul edelim ki, bu hak yalnızca kağıt üzerinde değil, zihniyette de yerleşmeliydi. Kadın seçebiliyordu ama erkek yine “o bilmez” diyordu. Kadın seçiliyordu ama mecliste sesini yükselttiğinde “fazla konuşuyor” deniliyordu.

Yani 5 Aralık, bir başlangıçtı, bir bitiş değil.


Tarihin Aynı Gününde Başka Ne Oldu?

Biliyorsunuz, benim “Tarihte Bugün” yazılarımda takvimin her sayfası sadece bir olay değil, bir aynadır. Gelin, o aynaya birlikte bakalım.

1360 yılında ilk frank basıldı. Yani Avrupa’nın parası doğarken, bir kralın fidyesi için darphaneler çalışıyordu. Ne ilginçtir, bizim kadınlarımızın hakkı için de benzer bir borç ödenmiş gibidir: geçmişin borcu.

1492’de Kristof Kolomb, Hispanyola adasını keşfetti. Yani birileri “keşif” diyerek aslında başkalarının topraklarını işgal etti. Kadın hakları da biraz böyledir ya: Kadın bir gün sahneye çıkar, erkek “onu ben keşfettim” der.

1904’te Japonlar, Port Arthur’da Rus donanmasını yendi. Küçücük bir ada dev bir imparatorluğu dize getirdi. Tıpkı Anadolu kadını gibi: minik elleriyle bir savaş kazanmış gibiydi.

1920’de Mustafa Kemal, Meclis’te “Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Grubu”nu kurdu. O grup, bugünün siyasetini şekillendiren temelleri attı. Bugün o ruh, kadınların seçme hakkıyla birleştiğinde, demokrasiye bir damar daha eklendi.

1933’te ABD’de içki yasağı kalktı. On dört yıl süren o garip dönem sona erdi. Bizdeyse kadınların sesi yeni yükseliyordu. Biri şarapla özgürleşiyordu, diğeri sandıkla.

Ve aynı yıl, Eskişehir Şeker Fabrikası açıldı. Şekerin üretildiği o topraklarda, kadınlar hâlâ tarladaydı. Bir yıl sonra meclise adım attılar. Belki ellerinde hâlâ pancar kokusu vardı.


Kadının Sandıktaki Zaferi

1935 seçimlerinde 17 kadın milletvekili Meclis’e girdi.
Yani o yasa, bir temenni olarak kalmadı. Gerçekten ete kemiğe büründü.
Onlar, kürsüye çıktılar, konuştular, dirençle ayakta durdular.
Adlarını bilmeyen çoktur ama o isimler, tarihin derinliklerinde birer meşale gibi yanar:
Satı Kadın, Fakihe Öymen, Huriye Öniz, Nakiye Elgün, Sabiha Görkey

Bugün hâlâ Meclis’te kadınların oranı %20 civarında.
Yani o 1934’teki devrimin hâlâ tamamlanması gereken bir yarısı var.
Zaman değişti, teknoloji ilerledi, ama zihniyetin bazı bölümleri hâlâ köhne.
Kadın hâlâ “çalışıyor ama az maaş alıyor”, “başarılı ama yükselmiyor”, “konuşuyor ama susturuluyor.”

Bu yüzden 5 Aralık sadece bir anma değil; bir uyarıdır da.
Cumhuriyet, kadını sahneye çıkardı ama o sahneyi ışıklandırmak hâlâ bize düşüyor.


Bilim, Sanat, Keşif ve Kayboluş

Biraz da bugünün diğer notlarına bakalım.
Bugün Albert Einstein Amerikan vizesini aldı.
Düşünün, bir bilim insanı ülkesinden kaçarak başka bir ülkede insanlığın geleceğini şekillendirecek denklemler kurdu.
Yani 5 Aralık, yalnızca Türkiye’de değil, dünyada da “aklın” günü.

1934’te biz kadınlara seçme hakkı verirken, 1945’te Bermuda Şeytan Üçgeni'nde bir uçak kayboldu.
Kim bilir, belki o kayıp uçak hâlâ kadınların görünmez emeğini simgeliyordur: var ama yok sayılıyor.

1986’da Pınar Kür’ün “Bitmeyen Aşk” adlı romanı “müstehcenlik” gerekçesiyle toplatıldı.
Kadınların yazması, düşünmesi, arzularını dile getirmesi hâlâ rahatsızlık yaratıyordu.
Yani 1934’te “konuşabilirsin” dendi, ama 1986’da “sus” dendi.
İşte bu yüzden 5 Aralık’ı sadece bir tarih değil, bir farkındalık günü olarak hatırlamak gerekiyor.


Ölümler, Doğumlar, Tesadüfler

Bugün doğanlardan biri Walt Disney.
Yani çocukluğumuzu şekillendiren hayal ustası.
Bir tarafta kadınların seçme hakkı, diğer tarafta hayallerin filmle buluştuğu dünya.
Biri gerçek dünyayı değiştirdi, diğeri hayal dünyasını.

Aynı gün Werner Heisenberg de doğmuş.
Kuantum fiziğinin babası.
Belki de o meşhur “Belirsizlik İlkesi” tam da bugünü anlatıyor:
Kadınların geleceği hâlâ belirsiz; bir ileri, bir geri.

Ve ölüm listesine bakıyoruz:
1791’de Mozart bu dünyadan göçtü.
Müzik sustu belki, ama ritim kaldı.
1934’te kadınlar konuşmaya başladığında ise, o ritim yeniden doğdu.

Yani tarih bazen öyle denk gelir ki, biri gider, biri gelir.
Bir sanatçı ölür, bir hak doğar.
Bir ses susar, bin ses yükselir.
5 Aralık tam olarak bu denklemin tarihidir.


Kadın, Hayatın Nabzıdır

Bugün hâlâ köylerde, tarlalarda, fabrikalarda, ofislerde, meclislerde çalışan milyonlarca kadın var.
Kimisi sabah çocuğunu okula bırakıp işe koşar, kimisi gece vardiyasından çıkıp evine döner.
Kimi mecliste yasa teklifini okur, kimi pazarda limon satar.
Ama hepsi aynı zincirin halkalarıdır: emek.

Cumhuriyet, işte o emeğin adını koydu: eşitlik.
Ama biz o eşitliği sadece 5 Aralık’ta hatırlarsak, tarih bize küser.
O yüzden bu yazı bir kutlama değil, bir hatırlatmadır.
Kadınlar, Atatürk’ün vizyonunda sadece “eş” ya da “anne” değil; bu ülkenin kurucu paydaşlarıdır.


Biraz Günümüzden Konuşalım

Bugün televizyonu açsanız, hâlâ “kadınlar mecliste fazla mı yer kaplıyor” diye konuşanları bulursunuz.
Birileri hâlâ “kadın erkeğin arkasında durmalı” der.
Ama oysa tarih defalarca gösterdi:
Kadın geri adım attığında toplum çöker,
Kadın yürüdüğünde ülke ilerler.

Bunu anlamayanlar 1934’ü değil, 1344’ü yaşamaktadır.
O yüzden, tarihe bakıp nostalji yapmak değil; ondan ders almak gerek.


Tarihin Mizahı

Bir gün tarihin yanına oturup şöyle sordum:
“5 Aralık’ta kadınlara seçme hakkı verdik ama neden hâlâ kadınların seçtiği erkekler kadınlara yaşam hakkı tanımakta zorlanıyor?”
Tarih gülümsedi, “çünkü insanlık, seçim sandığından önce vicdan sandığını kapattı” dedi.

Bu ülkede kadınlara oy hakkı verildi ama bazen o oyla seçilenler, kadınların yaşam hakkını oyladı.
Yani devrim kağıtta değil, yürekte bitmeli.


Bir Günün Özeti

5 Aralık, insanlık tarihinin özetidir:
Bir yanda Mozart’ın ölümü, diğer yanda kadınların sesi.
Bir yanda Einstein’ın vizesi, diğer yanda Atatürk’ün vizyonu.
Bir yanda yasakların kalkışı, diğer yanda özgürlüğün doğuşu.

Bugün yılın 339. günü.
Ama her 5 Aralık, yeniden doğuşun günü olmalı.
Kadınların kendi ayakları üzerinde durduğu, fikirlerini özgürce söylediği, karar verdiği bir toplumda nefes almak istiyorsak; o tarihi sadece kutlamayacağız, sürdüreceğiz.


Son Söz

Tarihte bazı günler vardır; milletin hafızasına kazınır.
5 Aralık 1934 işte öyle bir gündür.
O gün, sandık sadece bir seçim aracı değil, bir özgürlük kutusu oldu.
Kadınlar o kutuya sadece oy atmadı; adalet, eşitlik, onur attı.

Ve ben bugün, 91 yıl sonra, aynı inançla diyorum ki:
Bir ülkenin gerçek kalkınması, gökdelenlerin yüksekliğiyle değil, kadınlarının özgürlüğüyle ölçülür.


Bir sonraki yazıda görüşmek üzere.
Diğer içeriklere de göz atın.
Bu blog bağımsız bir platformdur ve desteklerinizle ayakta duruyor.
Bildirimleri açmayı unutmayın.

begendim
0
Begendim
bayildim
0
Bayildim
komik
0
Komik
begenmedim
0
Begenmedim
uzgunum
0
Uzgunum
sinirlendim
0
Sinirlendim

Yorum Gönder

Yorumlar