10 Kasım’ı Tatile Sığdıramazsınız

Ne yaparlarsa yapsınlar, bu milletin kalbinden Mustafa Kemal Atatürk’ü silemeyecekler; çünkü biz tatil yapmayacağız, saygı duruşunda duracağız.

Yayınlanma Tarihi : Google News
10 Kasım’ı Tatile Sığdıramazsınız

10 Kasım’ı Tatile Sığdıramazsınız

Bugün 8 Kasım 2025.
İki gün sonra 10 Kasım.
Yani bu toprakların kaderini değiştiren, bir ulusu küllerinden dirilten Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ölüm yıldönümü.
Ama bu yıl, takvimde farklı bir şey var: 10 Kasım, aynı zamanda ara tatilin başlangıcı olarak belirlenmiş.

Ve ben sormadan edemiyorum:
Tesadüf mü? Yoksa planlı bir unutturma girişimi mi?


Unutmak İsteyenler, Hatırlayanların Gölgesinde Kaybolacak

Bazen tarihin kendisi değil, onu hatırlamak bile bir direniştir.
Bugün bu ülkenin sokaklarında, meydanlarında, okullarında, evlerinde bir sessizlik değil bir çığlık dolaşıyor:
“Atam, izindeyiz!”

Ne yaparsanız yapın, hangi tatili hangi güne denk getirirseniz getirin, hangi töreni iptal ederseniz edin…
Bu milletin kalbinden Mustafa Kemal Atatürk’ü silemezsiniz.
Çünkü o artık sadece bir isim değil, bir fikir.
Bir vicdan.
Bir yön.


9’u 5 Geçe Durur Bu Ülke

Bazen bir milletin nabzı bir saatte atar.
O saat, 09:05’tir.
O an, herkesin içinden bir şey kopar.
Trafikte duran şoför, kahvede çayını bırakıp ayağa kalkan adam, okul bahçesinde gözyaşlarını tutamayan öğretmen…
Hepsi bilir:
O an sadece bir insanı değil, bir dönemi, bir umudu, bir kurtuluşu anıyoruz.

Ve siz bu günü ara tatilin içine sıkıştırarak, çocukların hafızasından silmek mi istiyorsunuz?
Olmaz.
Olmayacak.
Çünkü çocuklar bile biliyor kimin sayesinde çocuk olduklarını.


Ara Tatil Değil, Aramızda Atatürk Var

Bu “ara tatil” meselesi sadece bir takvim oyunu değil, bir zihniyet göstergesi.
Birileri istiyor ki; çocuklar okula gitmesin, tören yapılmasın, sirenler çalmasın, kalabalıklar toplanmasın.
Ama unuttukları bir şey var: Atatürk’ü anmak, sadece okulda yapılan bir tören değildir.

Atatürk’ü anmak;
Sabah uyandığında ülkesine borcunu hatırlamaktır.
Yolda gördüğü çocuğa, “bu ülke sana emanet” diyebilmektir.
Karanlıkta bile ışığı aramak, “Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacak ama Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır” sözünü ezbere değil, yüreğe kazımaktır.


Bu Milletin Hafızası Tatil Yapmaz

Tarih, unutanlara değil, hatırlayanlara cömerttir.
Unutmak isteyenlerin sesi bir süre yankılanır, ama sonra tarihin tozlu raflarında boğulur gider.
Fakat hatırlayanların kalemi, susmaz.
Ben hatırlıyorum.
Sen hatırlıyorsun.
Bu ülke hatırlıyor.

Ve biz her 10 Kasım sabahı yine ayağa kalkacağız.
Siren sesiyle, yüreğimizin ortasında yankılanan o sarsıntıyla, yine aynı saygıyla, aynı gururla…
Duracağız!
Çünkü o sessizlikte bile bir çığlık var:
“Sonsuzluğa dek Atatürk!”


10 Kasım’ı Tatille Örtmeye Çalışanlara

Bugün çocuklara “ara tatil” diyorsunuz.
Ama çocuklar, o gün Atatürk’ü anmak için yine dışarıda olacak.
Onlara “tatil” dediğiniz günü, onlar görev günü olarak görecek.

Çünkü biz biliyoruz:
Atatürk bir gün değil, her gün anılır.
O sadece tarih kitaplarında değil, hâlâ nefes aldığımız her cümlede, her meydanda, her kalpte yaşıyor.
Siz bir tatil koyarak bu bilinci örtemezsiniz.
Tarihi karartmak isteyenlerin elinde sadece mum kalır, ama Atatürk’ün adı güneştir.


“Bizim” Atatürk’ümüz Sizin Çerçevenize Sığmaz

Bazen öyle bir yanlış yapıyorlar ki…
Atatürk’ü sadece resmî törenlerin, devlet protokollerinin, kuru nutukların içine hapsediyorlar.
Oysa Atatürk, protokol değil, devrimdir.
O, halkın içindedir, köy kahvesindedir, tarladadır, okul sırasındadır, öğretmenin sesindedir.
Ve bugün siz hangi töreni iptal ederseniz edin, o ses yine yükselecek:
“Ne mutlu Türküm diyene!”

Bu ülkede Atatürk’ü unutturmaya çalışanlar, bir gün kendi isimlerinin unutulduğunu görecek.
Çünkü Atatürk’ü unutturmaya çalışmak, aslında kendi karanlığında boğulmak demektir.


Çocuklara Atatürk’ü Unutturamazsınız

Onlara kitapları yasaklayabilirsiniz, törenleri erteleyebilirsiniz, anma günlerini tatil yapabilirsiniz…
Ama siz unutturamazsınız, çünkü anneler anlatıyor.
Evde, sofrada, otobüste, televizyonda, çocuklarına fısıldıyorlar:
“Bak oğlum, bak kızım, bu ülkeyi o kurtardı.”

O yüzden siz tatil deseniz de,
O çocuk 9’u 5 geçe ayağa kalkacak.
Çünkü onun içinde bir ışık yanıyor, adı Atatürk bilinci.


Bugünün Türkiye’si, Atatürk’ün Aynasıdır

Bir ülke düşünün;
Kurucusunun ilkeleriyle değil, onları unutturmak isteyenlerle meşgul.
Bir ülke düşünün;
Atatürk’ün “fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller” hayalini unutmuş.

Ama bir de başka bir Türkiye var:
Karanlığa rağmen direnen, kalemle, sözle, sanatla, yürekle savaşan bir Türkiye.
İşte o Türkiye, Atatürk’ün Türkiye’sidir.

Bugün birileri Cumhuriyet’in değerlerini “geliştirme” bahanesiyle dönüştürmek istiyor.
Ama biz biliyoruz:
Atatürk’ün bıraktığı miras “geliştirilemez”, sadece korunabilir.
Ve biz koruyacağız.


Her 10 Kasım, Bir Hatırlatma

10 Kasım sadece bir yas günü değildir.
O gün, bize “nereden geldik, nereye gidiyoruz?” sorusunu sorduran bir aynadır.
O gün, millet olmanın, birlikte olmanın, omuz omuza olmanın anlamını hatırlatır.

Saat 9’u 5 geçe herkes durduğunda, sadece bir siren sesi değil; Cumhuriyet’in nabzı atar.
Ve o nabız, ne kadar bastırılmak istense de susmaz.
Çünkü o kalp, 1923’te atmaya başladı ve hâlâ atıyor.


O Gün Sokaklarda Olacağız

Bu yıl da öyle olacak.
10 Kasım sabahı sokaklarda, meydanlarda, balkonlarda, arabaların içinde olacağız.
Belki elimizde bir karanfil, belki gözümüzde bir damla yaş…
Ama yine dimdik, yine onun izinde olacağız.

Evet, ara tatilmiş, dinlenme haftasıymış, hepsi hikâye.
Çünkü biz o gün dinlenmeye değil, saygı duruşuna kalkıyoruz.
Ve emin olun, her yıl daha kalabalık olacağız.
Çünkü her yıl bir çocuk daha büyüyor Atatürk’le.


“Beni Görmek Demek, Yüzümü Görmek Değil…”

Atatürk bir konuşmasında demişti ya:

“Beni görmek demek, yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi, duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız, bu yeterlidir.”

Biz onu görüyoruz.
Her gün haberlerde, sokakta, okulda, kendi vicdanımızda…
Bir yanda onun adını silmeye çalışan tabelalar,
Bir yanda her sabah “Günaydın Atam” diyerek güne başlayan milyonlar…

Kazanan kim sanıyorsunuz?
Elbette halk!
Elbette Atatürk!


Son Söz: Unutmayacağız, Unutturmayacağız

10 Kasım’ı tatil yapmakla, hafızamızı silmek istediniz.
Ama bu milletin hafızası beton değil, ateş.
Her bastığınızda daha da harlanıyor.

Biz o ateşi sönmeyecek bir meşaleye dönüştürdük.
Ve her 10 Kasım sabahı, yine o meşaleyi gökyüzüne kaldıracağız.

Çünkü bu ülkenin kalbinde hâlâ o cümle yankılanıyor:
“Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacak; ama Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.”

Ve biz söz veriyoruz Atam:
Unutmayacağız.
Unutturmayacağız.
Tatil yapsalar da, yasaklasalar da, sansürleseler de…
Biz hep senin izindeyiz.

begendim
0
Begendim
bayildim
0
Bayildim
komik
0
Komik
begenmedim
0
Begenmedim
uzgunum
0
Uzgunum
sinirlendim
0
Sinirlendim

Yorum Gönder

Yorumlar