Güldünya’nın Umut’u…

2004 Yılında töre cinayetine kurban giden Güldünya’nın hikayesi ve onun nezdinde katledilen bütün kadınlarımıza…
Bitlis’in Erler Köyünde doğmuştun, yıl 1982. Adına Güldünya dediler. Soyadın Tören idi. N’yi attığımızda kaderin çıkacaktı ortaya, tabii sen bunlardan habersizdin o zamanlar. Hattâ hiçbirimizin haberi yoktu olacaklardan. Doğduğun coğrafyada kız çocuklarına ikinci sınıf insan muamelesi yapılıyordu, sana bu kadarı bile yetecekti aslında. Bir zamanlar doğan kız çocuklarını diri diri gömdükleri de olmuştu, en azından o dönemlerde dünyaya gelmemiştin. Yaşayacak ve büyüyecektin, güzel bir kız olacaktın, sonra her güzel kız gibi evlilik hayalleri kuracaktın, evlilik hayalleri içerisinde aynanın karşısında kendini izleyecektin, her gelinlik kız gibi saçlarını tarayacaktın gözlerinin içi parlayacaktı. Genç kız olmanın o anlatılamaz lezzetini çok fazla yaşamayacaktın. Ben kim miyim? Ben bütün bu olanlara uzaktan sadece tanıklık eden biriyim. Kim olduğum önemli değil, güzel kızım. Güldünya’m.
Ailen, dünyaya gelmiş olduğun bölgede varlığını sürdüren Şego aşiretine bağlıydı. Aşiret bağlarınız çok güçlüydü. Hani sevgi, saygı barındırdığı için bir yanıyla hoşuna da gidiyordu bu bağ, ama dedim ya, soyadının sonundaki N’yi attığımızda kaderin adınla çelişkiye düşecekti ve Gülmeyecekti dünya bir daha.
Gel zaman git zaman sen iyice büyüyüp serpilince, dikkatleri de üzerine çekmeye başlamıştın. Bu dikkatlerini üzerine çektiklerinin başında, teyzeoğlun gelecekti ve kadın olmanın vermiş olduğu o savunmasız hâlinle saldırmasına karşı koyamadın. Neler çektin, neler geçti aklından o ân, hangi düşüncelerin içinde debelendin durdun, hiç kimse bilemedi. Belki travmadan sonraki süreçte sen de bilemedin hiç, zorladın belki kendini hatırlamak için, ne yapsan hafızan kabul etmiyordu bu durumu, gelinlik yaşa gelmiş her genç kızın hayalleri gelmişti aklına bu acı olay aklına geldikçe. Aynı zamanda halanın kızıyla evliydi katilin, gerçek anlamda katilin değildi bu herif, ama bütün hayallerinin ve geleceğinin katiliydi ve cinayete azmettiriciydi en nihayetinde.
Ben bu olanların hepsini hep uzaktan seyrettim. Sen beni hiç tanımadın, şimdi fırsatı gelmişken anlatıyorum sana Güldünya, aslında bildiklerini sana anlatmak değil niyetim, daha da canını yakmak hiç değil, ama hafızalarımız tazelensin istiyorum. Zaten artık canın yanmıyor, biliyorum. Bulunduğun yer acılardan münezzeh, bütün duygulardan yalıtılmış bir yerdesin. Bu dünyada gülmedin, orada gülsün yüzün Güldünya. Sahi orada gülmek var mı? Yoksa senin için yaratılsın. Bu dünyada gülmeyenler için senin olduğun yerde gülmek sonsuz olsun Güldünya.
Oğlun Umut, merak etme. Evlatlık olarak verdiğin aileden aldılar. Devlet himayesi altına alındı.. Herkesten gizleniyor. Büyüyor Umut, umudumuz büyüyor. Merak etme, Güldünya.
Ne diyordum; aynı zamanda halanın kızıyla evli olan heriften hamile kaldın, kimselere bir şey söyleyemedin. Çünkü, bütün kabahatli sen olacaktın, biliyordun. Aşiret kuralları seni suçlu çıkaracaktı. Hamileliğin belli olmaya başlayınca meclis toplandı, sorguya çekilince her şeyi anlatmak zorunda kaldın. Yapacak bir şeyin, kaçacak bir yerin kalmamıştı. Ne bir şey yapabildin ne de kaçabildin. Ölseydim daha iyiydi, diye düşündün. Düşündüğün kısa zaman içerisinde başına gelecekti, düşünmüştün aşiret büyüklerine anlatırken ama, aslında yaşamak istiyordun. Ölmek istemiyordun ve korkuyordun ölümden.
Ailenin namusunu kurtarmak gerekliydi, böyle hüküm vermişti aşiret büyükleri, ama sana da bir yandan kıyamıyorlardı. Ne yapacaklarına karar veremiyorlardı bir türlü. Tecevüzcün olayı kabul edince, seni kuma alıp gitmesini söylediler, ama sen onurluydun kabul etmedin böyle bir şeyi. Miden bulandı bu teklif karşısında. Bunun üzerine hayallerinin katili köyü tek başına terk etmek zorunda kaldı. Lâkin namus temizlenmemişti henüz. İstanbul’daki amcanın yanına göndereceklerdi seni, bunu da istemeyecektin, ama istemeye istemeye kabul edecektin. Gözlerinin önünde olmanı istemiyorlardı. Tiksinen gözlerle bakıyorlardı sana. Bir an önce gözlerinin önünden kaldırmaları gerekiyordu, öyle de yaptılar. Önce İstanbul’a amcanın yanına gönderdiler seni, sonra da ardından ağabeylerini.
Ağabeyinin ilk girişiminden kurtulmuştun, pencereden kaçarak. Gidip polise sığınmıştın ölmekten korktuğunu ağlayarak anlatmıştın da polis ağabeylerinin bir şey yapmayacaklarına dair verdikleri söze güvenerek seni teslim etmişti katillerine.
Cinayet ağabeylerinin kafalarından hiç gitmiyordu. Seni öldürecekler ve namuslarını temizleyeceklerdi. Namus, aşiret kanunlarınca kanla temizlenirdi. Bunu sen de biliyordun ve bundan çok korkuyordun, titriyordun, gece uykunun ortasında kan ter içinde uyanmıştın kaç kere. Teyzenin yanına götüreceklerine inandırmışlardı seni. Orada olduğunu kimse bilmeyecekti sözüm ona, ama sana bu hikayeleri anlatırlarken, aynı zamanda zihinlerine giren Azrail işbaşındaydı. Devamlı surette dürtüyordu cellatlarını.
Ve 25 Şubat’ta sokak ortasında duyulan silah sesiyle yere yıkıldın, kaldın. Hastaneye kaldırıldın apar topar. Kardeşlerinden şikayetçi olmadın, öyle de engin yürekliydin, ama hastanede ameliyat olduğun günün gecesi ağabeyin yanında refakatçi olarak kalacağını söyledi ve hastaneye yanına kadar girdi ve gözlerinin içine bakarak silahını çıkardı, gözlerinin içine bakıyordu hâlâ, affet beni bacım, dedi. Bu sözü kulaklarında çınladı, yüzü gitti geldi, ufaldı büyüdü yüzü gözlerinde. Söyleyecek bir şey kalmamıştı, dudaklarının kenarında kırık bir tebessüm varken, çekti tetiği celladın. Aynı ananın rahminde yattığın ağabeyin, aynı memeden süt emdiğin ağabeyin çekti tetiği, ardı arkasına iki kere ve yarım kalan cinayet tamamlandı böylelikle. 1 Mart 2004 günü 22 yaşında göçtün, gittin. Ardında kocaman olacak bir Umut bırakarak.
Unutmadık seni, Güldünya. Çocuklarımızın adı, adındır o günden beri. Kaderleri benzemesin diye büyütüyoruz, Umut’larımızı.
Haber: Güldünya’nın katili 23 yıl 4 ay hapis cezası aldı 2012 yılında kalp krizi geçirerek, içeride öldü.
Babası Güldünya’nın ölümünden 7 yıl sonra tecavüzcüsünü İstanbul’da bulup öldürdü.
Olay kan davasına dönüştü.
2013 yılında iki aile barıştırıldı.
Güldünya ardında bıraktığı Umut’uyla uslarımızda yaşıyor.
0 YORUMLAR
Bu KONUYA henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu sen yaz...