Aşağıya şerh düşülmüştür...

Felsefesi bir birine karışmış karmakarışık bir akşamdayız
Sokakların adı yok, sokakların üstüne kan sıçramış
Rengini bayraktan alan bir çift yanağa müptelayım
Anlatılamayan bir şeylerin girdabındayım…
Kimi kimsesi belli olmayan yavru bir kedi kadar sahipsiz
Sokaksız ve arkasız bir mülteci kadar ürkek ve titrek
Bana ahlak dersi vermeye kalkıyor sıfatına tükürdüklerim
Ben bak burama kadar doldum, bu yaşıma kadar zor zanaat geldim
Bana kanaat etmeyi öğütlüyor kodumun hırsızları
Şakaklarımda trompetler çalıyor, filler tepişiyorlar otlar eziliyorlar
Sakladığım samanların geldiği zamanlardayız kalk artık, zamanı geldi
Bi silkelen artık “gitmesek de görmesek de o köy bizim köyümüzdür…”
Eksik kalan yanlarımı gel tamamla, ben bana yetemiyorum artık
Senin kim olduğun hususunda en ufak bir bilgiye vâkıf değilim
Oysa şarkılar hep seni söylerdi ve şairler hep seni anlatırdı
Şehrin en güzel manzarasıydı siluetin, anlatırım yıllardan beridir…
Onlar anlamazlar güzelim, onların kafaları geridir,
Ben beni benden tanıyamıyorum artık,
Aynaya bakıyorum, aynada seni izliyorum nicedir
Ben bunu kime anlatsam deli nazarıyla bakıyorlar gözlerime
Deliyim, biliyorum…
Oysa sokakların bir adı olmalıydı
ve senin gülüşünle dolmalıydı sokakların odaları
bir yıldız kaysa da dilek tutsak diye bekleseydik
Tatvan’da Van gölü kıyısında, sokak lambalarının altında
Yıldız kayma ihtimali de yoktu o gece, yağmur vardı…
Beni bana anlatacak bir bana ihtiyacım var benim güzelim
Beni senden alıp beni bana getirecek bir sen belki de beklediğim
Gözlerinin nemli sağanaklarında ve kuytularında hep sustum
Hep sustum ve bekledim, kimseye bir şeye diyemedim
Saçlarına şiirlerden imgeler serpiştirdim,
Ne dedimse tersini anladılar, beni böyle bıraktılar diyemedim…
Cami avlusuna terk edilmiş bir kedi yavrusu kadardım
Göğsümde kabarıp duran telaşa adınla seslendim de yatıştırdım
Senin yanına ben en çok kendimi yakıştırdım, anlamadın, anlatamadım
Buralar tanrısını yitirmiş yeni bir dine meyletmekte güzelim
Ben kirpiklerinden kendime bir gelecek tasarladım, kimselere diyemedim…
Hep eksildim ve hep eksildiğim yerden sana meylettim
Çünkü ben bir akarsuydum da sen kavuşmaya can attığım okyanusumdun
Sana karışıp kendimden geçmekti muradım, azaldığımla kaldım
Azalmakla da kalmadım, kayboldum ve nicedir kayıbım, kimliğim yok
Öz yurdumda mülteciyim, anlatamadım, anlamadın, anlamadılar…
İnsan topraktan yaratılmıştır diyorlar
İtiraz ediyorum,
İnsan; yalandan ve ihanetten yaratılmıştır
Bunu şerh düşüyorum tarihe
Adem beni bulsun…
0 YORUMLAR
Bu KONUYA henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu sen yaz...